Anadolu Gençlik Derneği Tavşanlı Şubesinde fethin 1382.yıl dönümü basın açıklaması 31 Aralık Pazartesi gününü 1 Ocak Salı gününe bağlayan gece Mekke’nin Fethinin Yıl Dönümü olarak kutlanacaktır. Bilindiği üzere yeryüzünün ilk binası Kâbe’nin bulunduğu şehir olan Mekke İslam Ordularınca 1 Ocak 630 tarihinde fethedilmiştir.
Kelime olarak ‘’açmak’’ anlamına gelen fetih, yüreklerin ve yolların tevhide açılmasıdır. Fetih, bir beldenin ve o beldede yaşayan insanların dimağlarının İslam’a açılmasıdır. Fetih, küfrün karanlığının Kelam-ı Kadim’in berraklığıyla silinmesidir. Fetih, sonradan olma ilahlara reddiyedir. Fetih, insanların temel hak ve özgürlüklerini gasp eden zulüm düzeninden adil bir düzene geçen yolun açılmasıdır.
Fetih zalimlerin değil Allah’ın aynında olan izzet ve şerefle bütün insanlığı tanıştırma mücahedesidir. Fetih İslam’ın karşısına çıkanlarla en güzel bir şekilde ve hakkı herkesin anlayabileceği bir biçimde mücahede etmektir.
Âlemlerin Rabbi olan Allah’ın bir ismi de Fettah’tır. Fettah, kendisine yönelen insanların kalbini imana açan, bütün güçlükleri kolaylaştırarak ortadan kaldıran, her durumda üstün gelen, dilemesiyle kullarına fetihler nasip eden, fethin kapılarını Müslümanlara açan demektir.
İster insanı imanla buluşturan yüreklerin fethi olsun ister zulüm kaldırılarak toplumda haksızlığın engellenmesi olsun, cihadsız fetih söz konusu değildir.
Fetih; insanın, toplumun ve doğanın, sevgiyle, merhametle ve adaletle buluşmasıdır. Fetih insan olmanın, halife kılınmanın, dağların yüklenmekten çekindiği bir yükü omuzlamanın ve kulluk sözü vermenin gereğidir. Fetih sadece hakkın hâkimiyeti için çıkılan bir seferin sonucu değil; bilakis o sefere çıkabilme dirayetidir.
Fetih işgal değildir. Fetih bir ırkın diğer ırkı tarumar etmesi değildir, bir bölgenin halkının diğer bölge halkını sömürmesi değildir, insanların inanç ve düşüncülerini zorla değiştirme değildir. Enerji kaynaklarını, yer altı yer üstü zenginliklerin ele geçirmek için savaşanlar, insanları imha etmek için savaşanlar bunu anlayamaz.
Biz bir insanını kurtarmanın bütün insanları kurtarmak gibi olduğuna inanırız. Biz bir insanı haksız yere öldürmenin de bütün insanları haksız yere öldürmek gibi olduğuna inanırız. Bir can kurtulsun diye kendi canımızdan geçeriz. Bunun adına şehadet denir. Şehadeti anlamayanlar fethi anlayamaz. Fetih ile işgali ayırt edemezler.
Mekke’nin Fethinin 1382. Yıl Dönümü vesilesiyle Mekke şehrinin insanlık tarihindeki önemine de değinmek gerekir. Mekke yeryüzündeki ilk şehirdir. İlk insan ve ilk peygamber olan Hazreti Adem (as)’ın tevhid inancının bir sembolü olarak, insanın yeryüzündeki sınanma serüveninin bir nişanı olarak inşa ettiği ilk bina yani Kabe bu şehirdedir. Âlemlere rahmet olarak gönderilmiş son peygamber Hazreti Muhammed bu şehirde doğmuştur. Kur’an-ı Kerim’in ilk çağrısı bu şehrin sokaklarında yankı bulmuştur. Yeniden vücut bulan tevhid inancının ilk şehitleri bu şehirden çıkmıştır. Tebliğin 13 yıl süren çileli günleri bu şehirde yaşanmıştır. Habeşistan’a yapılan hicret de, Medine’ye yapılan hicret de bu şehirde yaşanılan sıkıntılı sürecin sonunda olmuştur. Mekke o dönemin müslümanları için işkencenin, boykotun, ambargonun, zulmün her türlüsünün tadıldığı yaşanılmaz bir şehir haline gelmiştir.
Hicretin 6.yılında Mekkeli müşriklerle imzalanan ve o zaman müslümanların aleyhine gibi görünen Hudeybiye Barış antlaşmasının iki yıl geçmeden yine Mekkeli müşrikler tarafından bozulması üzerine Mekke’nin fethine giden yol müslümanlara açılmış ve Mekke yeniden tevhid inancının emin bir beldesi haline gelmiştir. İslam Ordusu şehri en güzel şekilde teslim aldığında Efendimiz(sav) Kabe kapısında durarak Mekkelilere şöyle seslenmiştir: ‘’ Allah’tan başka ilah yoktur. O tektir ve ortağı yoktur. Allah vaadinde durdu ve kuluna zafer verdi. Yalnız başına bütün hizipleri mağlup etti. Ey Kureyşliler! Allah sizden cahiliye gururunu kaldırdı. Atalara tazim ve yüceltme alışkanlığını giderdi. Bütün insanlar Adem’dendir, Adem ise topraktandır.’’ Ardından Hucurat suresinin 13. Ayet-i Kerimesini okuyarak: ‘’ Ey insanlar, gerçekten biz sizi bir erkek e bir dişiden yarattık ‘’ve birbirinizi tanımanız ve tanışmanız’’ için sizi halklar ve kabileler şeklinde kıldık. Şüphesiz Allah katında sizden en üstün olanınız takvaca en ileri de olanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, haber alandır.’’ diyen Efendimiz (sav) topluluğa seslenerek ‘’ Kureyşliler! Size ne yapacağımı tahmin ediyorsunuz? ‘’ diye sormuş, onlar da ‘’ Hayır bekleriz. Sen kerim bir kardeş, kerim bir kardeş oğlusun’’ demişlerdir. Efendimiz (sav)’in buyruğu ise ‘’Gidiniz hepiniz özgürsünüz’’ olmuştur.
Günümüz müslümanların bu büyük fetihten çıkaracağı bazı dersler vardır. Öncelikle müslümanlar verdikleri sözü tutarlar, yaptıkları antlaşmayı bozmazlar. Zaferin Allah’tan olduğuna inanırlar. Sabrın ve fedakârlığın müslümanca bir yaşam tarzının gereği olduğunu bilirler. İslam’ı yaşamanın ancak cihad ile mümkün olduğunu idrak ederler. Zafere giden yolda en büyük gücün inanç olduğunun farkındadırlar. Emaneti ehil ellere teslim etmek gerektiğine inanırlar. Fethin gayesinin ganimet elde etmek değil, yürekleri kazanmak olduğunu bilirler. İslam’ın yaşanmasında kadın erkek tüm müslümanların beyat sorumluluğu olduğunun farkındadırlar. Bir müslümanın gücü nispetinde tüm yeryüzünden sorumlu olduğunu bilirler. Tevazünün, vefanın ve sadakatin müslüman ahlakının vazgeçilmezleri olduğuna inanırlar.
Her geçen 6 saniyede bir çocuğun açlık nedeniyle öldüğü, 840 milyon insanın her gece aç yattığı, 1 milyar 250 milyon insanın içme suyundan mahrum olduğu, 2 milyar insanın yoksulluk sınırının altında yaşadığı bir dünyada yeni fetihlerin yüreklerde sevgiye, merhamete ve adalete giden yolları açması gerekmektedir..
Anadolu Gençlik Derneği
Tavşanlı Şube Başkanı
Sabit Çetin
0 yorum:
Yorum Gönder